Ana içeriğe atla

Agnostisizm Nedir? Ne Değildir?

Agnostisizm Nedir? Ne Değildir?

Thomas Henry Huxley
Genel Bakış

Agnostisizm terimi köken (etimolojik) olarak Yunancada “bilinmeyen, bilememe” anlamlarına gelen “agnostos” kelimesinden türemiştir.
İlk olarak 1869 yılında İngiliz Metafizik Derneği’nde Thomas Huxley tarafından yaptığı bir konuşmada Hristiyanlar tarafından “gnostisizm” olarak adlandırılan “Evrenin ve Tanrı’nın hakkında kesin bilgi sahibi olma” iddiasına karşıt olarak bu kelimeyi bulduğunu söylemiştir. Ancak Agnostisizm terimi ilk defa 1869 yılında kullanılsa da resmen yazılı olarak bir yapıtta yer alması 1878'de olmuştur. Huxley ateist ve teistleri aynı derecede görmekte ve Agnostisizm kavramını bütün mezhep ve inançlara karşıt olarak ileri sürmektedir.
Kısaca Agnostisizm, genel anlamıyla Tanrı’nın var olma ya da var olmama inancını ispatlamak için gereken insanların yeterli kapasite ve akli melekelere sahip olmadığını, yani Tanrı’nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini savunan bir felsefi temelli görüştür. Bir agnostiğe göre “Tanrı yoktur” veya “Tanrı vardır” demek iddiaları aynı derecededir.
Fakat Agnostisizm’in Thomas Huxley tarafından icat edildiğini ve sadece birkaç yüzyıllık bir geçmişi olduğunu düşünülmemelidir. Huxley bu görüşünü öne sürmeden önce tarihte birçok agnostik olmuştur. Mesela ilk agnostik Protagoras’dır. Yaşadığı dönemde henüz Agnostisizm kelimesi icat edilmemesine rağmen yapıtlardaki felsefesinde Agnostik bir tutum göstermiştir:
Tanrılarla ilgili olarak ne var olduklarını söyleyebilirim ne de var olmadıklarını; çünkü bunu bilmeyi engelleyen çok şey var: belirsizlik İnsan yaşamının kısa oluşu
Agnostisizm hakkında genel bir fikir vermesi açısından etimolojik ve tarihi olarak bu kadar bilgi yeterlidir; daha geniş, detaylı ve kapsamlı yazılarımı daha sonra sizlerle paylaşacağım. Şimdi Agnostisizm’in alt dalları olarak tasnif edilen kavramlara bir bakalım.

Agnostisizm’in Sınıflandırılması Ve Alt Dalları

Agnostisizm bazı yazarlar örneğin; William Rowe, Anthony Kenny tarafından; zayıf, ılımlı ve güçlü olarak üçe ayrıldılar. Ancak agnostik-teist ve agnostik-ateist seçeneklerini zayıf agnostisizm alt bölümleri olarak, İgnostisizm kavramını da Agnostisizm’in biraz daha üst bölümü olarak ekleyebiliriz. Hazır yeri gelmişken sınıflandırmadan önce İgnostik, agnostik-teist ve agnostik-ateist gibi terimlerinin neler oldukları hakkında bir açıklık getirelim. İgnostisizm, etimolojik olarak İngilizce “ignore” fiilinden türetilmiştir, bu fiilin anlamları ise “yok saymak, görmezden gelmek, aldırmamak, önemsememek” demektir. İgnostikler “var olup olamayacağını bilemediğimiz bir Tanrı’yı askıya almak” gibi bir düşünceye sahiptirler. Ancak bu görüş Apateizm ile karıştırılmamalıdır. Temelde apateistler için tanrıya inanma veya inanmamanın bir önemi yoktur; bu vaktimizi boşa harcayıp zaman öldürmekten bir farkı olmaz. Şimdi ise agnostik-teist ve agnostik-ateist kavramlarına gelelim. Hiç uzatmadan kısaca anlatmak gerekirse, agnostik-teizm ve agnostik-ateizm Tanrı’nın varlığı hakkında yeterince delilin olmadığının ancak var olmasına ya da var olmamasına daha yakın olunmasıdır. Agnostik-teistler Tanrı’nın varlığının bilinemeyeceğini ama var olması fikrine daha yakın olduklarını söylerler. Agnostik-ateistler ise Tanrı’nın varlığının bilinemeyeceğini ama var olmaması fikrine daha yakın olduklarını dile getirirler.

Şimdi ise sırada en başta tasnif olarak belirttiğim zayıf, ılımlı ve güçlü agnostiklere gelelim. Zayıf-agnostikler, Tanrı’nın bilinebilirliği konusunda fikrini değiştirme ihtimali yüksek olan kişilerdir ve agnostik-teist ve agnostik-ateist gibi görüşleri de bu sınıfa alt bölüm olarak dahil edebiliriz. Bir diğer görüş ise “şuan Tanrı’nın varlığı hakkında yeterli bir delil olmayabilir ama, gelecekte çok gelişmiş teknolojiler icat edersek veya farklı bir şekilde yapabilirsek Tanrı’nın var olup olmadığı hakkında yeterli deliller bulabiliriz” derler. Bu düşüncede olan kişiler genelde Agnostik dediğimiz kişiler olan ılımlı agnostikler başka deyişlerle orta ya da genel-agnostikler ise Tanrı’nın var olup olmadığı şu anlık bilinmese de, ileride bu konu hakkında kesin bir bilgiye ulaşılabileceğine ihtimal verirler. Kısacası Tanrı’nın bilenemeyeceği konusunda çok kararlı değillerdir ve bu konu hakkında şüphe duyarlar. Ancak güçlü-agnostikler ise böyle bir görüşü yok sayar; yani bir güçlü-agnostiğe göre binlerce, milyonlarca yıl geçsin veya çok üst düzey teknolojiler icat edelim veyahut şimdikinden daha da yüksek bir zeka ve algılama kapasitesine erişelim yine de Tanrı’nın varlığı hakkında kesin bir bilgiye ulaşamayız yani ne olursa olsun bilemeyiz.
Bu tasnifi -sınıflandırmayı- bir de Tuncay Akgün tarafından hazırlanan bir yazıda Anthony Kenny’e göre Teizm, Ateizm ve Agnostisizm’in sınıflandırılmasını basitçe açıklayan tabloda görelim.

Tuncay Akgün “Anthony Kenny’e Göre Tanrı’yı Bilmenin İmkânı Ve Agnostisizm”, AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, Bahar 2018, Cilt:6, Sayı:11
Tuncay Akgün “Anthony Kenny’e Göre Tanrı’yı Bilmenin İmkânı Ve Agnostisizm”, AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, Bahar 2018, Cilt:6, Sayı:11

Yukardaki tabloda Agnostisizm’in diğer inanç ve alt dallarıyla farklarını ya da benzerliklerini basitçe görebilirsiniz.

Agnostisizm Ne Değildir?

Agnostisizm genellikle çoğunlukla dogmatik teistler olmak üzere bazı dogmatik ateistler tarafından “iki arada bir derede kalmak, aslında inanıp veya inanmayıp bunu belli etmek yerine Agnostisizm arkasında saklanmak veya ne yapacağını bilememek” olarak tanımlanır. Ancak agnostik-teistlerin ve agnostik-ateistlerin biraz diyeceklerimin dışında olmasıyla beraber agnostikler iki arada bir derede kalanlar veya ne yapacağını bilemeyenler değillerdir; Agnostikler Tanrı’nın var olması veya var olmaması hakkında yeterli ve kesin bir bilginin olmadığını ve güçlü-agnostikler tarafından da bu bilgiye hiçbir zaman ulaşılamayacağını savunan kişilerdir. Her ne kadar Richard Dawkins gibi şahsiyetler Tanrı’nın bilimin konusu ve varlığının bilimle açıklanabileceğine inanıp, savunsa da bu görüş çok doğru değildir. Çünkü bilim fiziksel, varlığı kanıtlanmış şeylerle ilgilenir; fiziksel olmayan, varlığı veya yokluğu kanıtlanmayan metafiziksel -duyu organlarıyla algılanamayan ve fizik ötesi- bir şey olan Tanrı fikri, bilimle kanıtlanması olası bir şey değildir. Agnostikler bilimle de kanıtlanması olası olmayan bir şeyin, insanların kapasitesi veyahut zekasının da Tanrı varlığı hakkında bir delil bulmasının olası olmadığını, insanların sadece; efsane, mitler veya rivayetlerden Tanrı’nın varlığını veya yokluğunu “bilebilir”; dediğim takdirde yanlış olacaktır. Bu yüzden bilebilir değil, ancak “inanabilir” diyebiliriz.
Kısacası Agnostikler inançlarına, dinlerine henüz karar verememiş olanlar değillerdir; aksine karar vermiş ve Tanrı’nın olup olmadığı konusunda görüşünü Agnostik yani bilinemez olduğu görüşünü benimsemiştir.

Diğer yazılarımda görüşmek üzere…

Kaynaklar:

  • Anthony Kenny, What I Believe, London: Continuum, 2006, s.31
  • Anthony Kenny, “What is Faith? Essays İn The Philosophy of Religion”, Oxford University Press, Oxford, New York, s.58
  • Diamond Tema, “Agnostisizm ve İlahi Tragedya”, Mitra Yayınları, 2022, s.11–12–14–23–24–29–36–37
  • Tuncay Akgün “Anthony Kenny’e Göre Tanrı’yı Bilmenin İmkânı Ve Agnostisizm”, AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, Bahar 2018, Cilt:6, Sayı:11
  • Thomas Huxley, ”Agnosticism“, Collected Essays: Volume V: Science And Christian Tradition, D. Appleton And Company, New York, s.238
  • William L. Rowe, “Agnosticism”, Routledge Encyclopedia of Philosophy, ed. by E. Craig, London.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Odaklanma sorunu nasıl çözülür?

  Odaklanma "sorunu" diyorum çünkü odaklanamamak gerçekten tam anlamıyla bir sorundur. Çünkü insan odaklanamadığı takdirde yaptığı işi yanlış yapar, hatta "yapamıyorum" duygusu ile hayal kırıklığına kadar giden bir sorundur. Odaklanmak insanın elinde olan bir şey midir? Genel olarak evet, odaklanmak veya odaklanamamak insanın elinde olan bir şeydir. Genel olarak dedim çünkü bazı durumlarda insanın elinde olmayan bir sorundur; mesela DEHB(dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) sahibi olan kişilerde bu sorun insanın elinde değildir. Çünkü DEHB psikiyatrik bir hastalıktır, ama bu bu hastalığın çözümü de bir bakıma insanın elindedir. Genelde DEHB terapiler veya ilaçlar ile tedavi edilebilir. Başta da dediğim gibi böyle durumlar haricinde odaklanmak insanın elinde olan bir sorundur. Peki bu sorunun çözümleri nelerdir? Net bir çözümü yoktur, ama tam olarak uygulanıldığı takdirde bu sorunu çözebilecek bazı yollar vardır. Ancak dediğim gibi bu sorunun çözümü insanın e

İbrahimi Dinlerdeki; Dinin Tekilliği, Kitapların Kutsallığı, Peygamberlerin Gerçekliği Sorunları

  İbrahimi Dinlerdeki; Dinin Tekilliği, Kitapların Kutsallığı, Peygamberlerin Gerçekliği Sorunları Hoşgeldiniz. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; bu yazıda bulunan fikirler, görüşler ve düşünceler kendi bakış açımdan yazılmıştır. Bunlar benim araştırıp gördüğüm şeyler ile ortaya çıkmış kendi düşüncelerimdir. Din Kavramının Tekilliği Bu bölümde Hz. İbrahim’i “ata” olarak kabul eden Hristiyanlık, Yahudilik ve Müslümanlık dinleriyle oluşturulmuş “İbrahimi dinler” olarak tasnif olan dinlerin tekilliğine değineceğim. İslam’a göre bu dinler ve bu dinlerin kitapları en başında Allah’ın yaptığı kitaplar olarak dünya’ya gelmiştir. Ancak İncil, Tevrat ve Zebur sonradan değişmiştir. Kuran- Kerim, İncil, Tevrat ve Zebur’un tebliğ ettiği dinler veyahut din kavramları bu dinlerden öncede vardı, ölüm sonrasında iyilerin bir yere kötülerin bir yere gitmesi olayı veya peygamber denilen görevleri olan insanların olması gibi olaylar ve daha birçok şey bu dinlerden önceki dinlerde de benzer şekilde yer